Doğrudan Ticaret Tüzüğü İle İlgili Basın Açıklaması – 2
Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği üyesi devletler ile tercihli ve doğrudan ticaret yapmasını amaçlayan Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile ilgili gelişmeler Odamız tarafından yakınen takip edilmektedir.
2004 Annan Planı referandumundan sonra Kıbrıslı Türklerin AB ile ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan üç tüzük önerisinden biri olan ancak 15 yıldır askıda tutulan Doğrudan Ticaret Tüzüğü, Avrupa Parlamentosu’nun yeni yasama döneminde, AP’deki bazı siyasi grupların girişimi ile AP gündeminden çıkarılmak istenmiştir. Bahsekonu girişimin yeterli desteği bulamamış olması ve AP Başkanlık Divanı’nın Tüzüğün geri çekilmemesine yönelik kararı alması tarafımızdan memnuniyetle karşılanmıştır.
KTTO bu girişimin önlenmesi amacıyla Oda’nın Brüksel Temsilcisi vasıtasıyla, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı ile AP’deki tüm siyasi grup başkanlarına bilgilendirici bir mektup göndermiş, konuyu takip etmiş, temaslarda bulunmuştur. AP nezdindeki KKTC Meclis Heyetimiz de konuya ilişkin girişim ve temaslarda bulunmuşlardır. Bu sonucun elde edilmesine katkı koyan KKTC Meclis Heyeti, tüm paydaş kurum ve kuruluşlara, AP’de bizi destekleyen siyasi gruplara ve Tüzüğe ilişkin duruşunu muhafaza etmeye devam eden AB Komisyonu’na teşekkürlerimizi sunarız.
Bugün için elde edilen bu sonuç Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün AP gündeminde kalmasını sağlaması açısından tabii ki olumlu bir gelişmedir, ancak bu gelişme henüz Tüzüğün uygulamaya girdiği veya hemen yürürlüğe konulacağı şeklinde yorumlanmamalıdır.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası, tüm ilgili paydaşlar ile işbirliği halinde, Tüzüğün yürürlüğe girmesini sağlamak için çalışmalarını daha kapsamlı bir şekilde sürdürecek, AP başta olmak üzere AB nezdindeki girişim ve temaslarını artırarak devam ettirecektir.
AB toprağında yaşayan ve kapsamlı çözüm yönünde irade ortaya koymuş olan Kıbrıslı Türklerin AB ile tercihli ve doğrudan ticaret yapabileceği etkili bir enstrümanın hala bugün hayata geçirilmemiş olması kabul edilemezdir. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün, ekonomik kalkınmamıza ve Ada’daki iki taraf arasındaki ekonomik farkın giderilmesine sağlayacağı somut katkı dikkate alındığında en erken zamanda yürürlüğe girmesi gerektiği açıktır.