Kara Kapılarının Geçişlere Kapatılması İle İlgili Basın Açıklaması

Kıbrıs Rum tarafının bazı kara kapılarını geçişlere kapatması ve geçişe açık tutulan kapılardaki uygulamaları yavaşlatacak önlemlere başvurması, adamız üzerindeki günlük yaşamı, ticari etkileşimi ve siyasi yakınlaşmayı olumsuz yönde etkilemiştir. Kıbrıs Rum tarafının tutumu, Ada üzerindeki yaşamı iyileştirme çabalarına zarar veren, kabul edilmesi mümkün olmayan bir davranıştır.

Kıbrıs Rum tarafının bu uygulamanın gerekçesi olarak Corona virüsüne karşı önlem alınması gerekliliğini ileri sürmesi anlamsızdır. Corona virüsüne karşı alınabilecek önlemleri görüşmek üzere toplanan iki toplumlu komitenin gündemine böyle bir öneri getirilmediği bilinmektedir. Zaten bu uygulama, Kuzey ile Güney Kıbrıs arasındaki irtibatı tam olarak kesmemiştir; etkileşim devam etmektedir. Güney Kıbrıs’ın Corona virüsüne rastlanan ülkelerle ilişkisinin kesilmesi için ise önlem alınmamıştır. Kaldı ki, Rum tarafı, kara kapılarındaki geçişleri zorlaştıracak uygulamalar için aylar öncesinden hazırlık yapmaya başlamış ve bu geçişleri zorlaştırmak için aldığı kararları kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu olgular, bazı kapıların kapatılmasının nedeninin, Corona virüsüne karşı mücadele olmadığını açık bir şekilde göstermektedir.

Kıbrıs Rum tarafının kara geçiş kapılarının bazılarını kapatma ve geçişleri zorlaştırma kararının ekonomik nedenlerle alındığı endişesi iki halk arasındaki güvensizliği beslemekte; iki halkın işbirliğini ve Kıbrıs sorununa müzakereler yoluyla çözüm bulma çabalarını baltalamaktadır.

Bu karar, Kıbrıslı Türklerin dünya ile ilişkilerini Güney Kıbrıs üzerinden kuramayacaklarını bir kez daha kanıtlamıştır. Kuzey Kıbrıs’ı AB toprağı, Kıbrıslı Türkleri ise AB yurttaşları olarak gören Avrupa Birliği yetkilileri, Kıbrıslı Türkler ile doğrudan ilişki kurmanın gerekliliğini ve Kıbrıslı Türklerin ticari bağlarını güçlendirmek için Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ne ihtiyaçları olduğunu, bu gelişme sayesinde, bir kez daha görmüş olmalıdırlar. Yeşil Hat Tüzüğü’nün kapsamının geliştirilmesi ve Mali Yardım Tüzüğü uygulamalarının Rum tarafının onayına bağlı olmaması gerektiği de bir kez daha ortaya çıkmış olmalıdır.

Rum Yönetimi’nin iki halk arasındaki ilişkileri kısıtlamayı amaçlayan bu kararına bazı Kıbrıslı Rumların gösterdiği tepki ise çok anlamlı ve ne yapılması gerektiği konusunda yol göstericidir. Bu tepki de göstermektedir ki, iki taraf arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkilerin gelişmesi, dostlukların oluşmasına ve birlikte yaşama duygusunun gelişmesine neden olacak; çözüm çabaları için önemli bir kaynak oluşturacaktır.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Rum Yönetimini iki taraf arasındaki ilişkileri zayıflatmayı amaçlayan kararını en kısa zamanda geri almaya ve Kıbrıslı Türk ve Rum yetkilileri, Corona virüsünün yayılmasına karşı alınması gereken önlemleri koordineli ve etkin olarak uygulamaya çağırır.